9.08.2011

Metro Turizm gururla sunar!!

Bir Ankara akşamında, Aştide 35 nolu peronda Metro Çeşme 22:00 arabasının kalkmasını bekliyorum. Otobüs perona yanaşıyor ve Cuma akşamı olmasının ve de gün boyu şirkette çalışmış olmanın verdiği yorgunlukla hemen geçiyorum koltuğuma.. Ohh koltuğa kurulunca yorgunluktan eser kalmıyor, İzmir'i de özlemişim baya...  evet hissediyorum, güzel bir seyahat beni bekliyor...

koridorun sağ tarafında cam kenarındayım.. hemen önümdeki koltuğa benim yaşlarımda bir eleman ve annesi oturuyor. Annesi cam, oğlu da koridor tarafında. Hemen ardından da elemanın hemen yan tarafına koridorun karşı tarafına alımlı, süslü bir kız geçiyor. Eleman hemen bir doğruluyor tabi.. ben mi? yok yaaa ben sadece belgesel izleme kıvamında etrafıma bakınıyorum, tek düşündüğüm İzmirde yapacağım haftasonu tatilim o kadar..

neyse... kızımız artık bilerek mi yaptı bilemiyorum, ne yapıyor ediyor bir türlü koltuğun kenarını kaldıramıyor. eleman tabi zaten deminden beri avını izliyor, boş durur mu? atılıyor hemen durun ben hallederim, hemen düzeltiyor kızın koltuğunun kenarını..

Kız: "ehe tşk ederim zahmet oldu"
Eleman: "yok cnm ne demek rica ederim hehe"

e av zaten avcısına gülümsemiş, eleman durur mu artık, yavaştan başlıyor tanışma faslına.. yok işte bnm ismim şu, seninki ne? Ankarada mı okuyosun? ben de şurda okuyorum.. vs vs, bunlar başlıyor sohbete.. annesi de hemen sevinçli tabi, "heyt bee ben doğurdum, aslan oğlum!" havalarında hemen o da soruyor kıza, "nerde okuyosun? hmm bize de gel Ankarada bak bi ihtiyacın olursa çekinme" falan...

Bu arada yanlış anlaşılmasın, benim sohbeti dinlediğim falan yok heee... ama sesleri gayet yüksek çıkıyor, gayri ihtiyari duyuyoruz canım bütün otobüscene... utanma sıkılma yok cnm aaa, bizim zamanımızda böyle miydi cık cık cık...

içecek ikramları, biraz TV, biraz müzik falan derken bana uyku bastırıyor vuruyorum kafayı uyuyorum.. saat gece 2 gibi bi uyanıyorum.. otobüsün içi karanlık, çoğu kişi uyuyor bnm gibi... ama ohh ohhh maşallahh, eleman kızla muhabbeti ilerletmiş, aşk üzerine, iilişkiler üzerine konuşuyorlar artık, gülüşmeler falan.. bi muhabbet bi muhabbet.. bi de gayet sesleri yüksek yine.. maşallah yani ne diyim... sonra Afyonda Cumhuriyet tesislerinde mola veriyoruz.. bi bakıyorum, eleman, annesi ve kız üçü beraber iniyolar mola yerinde, muhtemelen de beraber yiyolar, içiyolar falan neyse artık..

yarım saat sonra tekrar kalkıyor otobüs, ben de başlıyorum ikinci uykuya...

sabaha karşı artık İzmire girmek üzereyken uyanıyorum.. bakıyorum bizimkiler hala konuşuyor, yuh diyorum yaa bi ara verseydiniz... derken artık eleman telefonu istedi isticek derken.... aman yarabbi! eleman büyük bir hata yapıyor! hem de çok büyük bir hata!! öyle bir şey soruyor ki kıza! resmen ölümcül hata!! aslında sorması gereken bir soru, ama belki çook çok önceleri sorması gereken, daha Aştide koltuğun kenarını düzeltirken sorması gereken bir soru belki de:

Eleman:  "...hehe iyiymiş evet, ya bu arada sen İzmire kime gidiyosun, annenlerin yanına mı?"
Kız:      "ıı yok, erkek arkadaşımın yanına gidiyorum"

salkjfdhslkjfhdskljfhdsjklfhsdkjlf............................

valla otobüsteki diğer kişileri bilemiyorum ama ben kızın bu cümlesinden sonra ""uuuuwwwwwwwwwww!!!" diye bir tepki kaçırdım ağzımdan, ama kimse duymadan kapattım Allah'tan hemen ağzımı.. o anda içimden geçenler:

"saaalaaak saaalaaaak.. ulen bu soru şimdi mi sorulur gerizekaalııı muhaa muhaa muhaaa......"

eleman soruyu sorduğunda kendi koltuğundan koridora doğru sarkmış, nerdeyse kızla bitişik oturuyor vaziyetteyken, kızın cevabından hemen sonra bir an sessiz kaldıktan sonra, geri çekildi, doğruldu ve kendi koltuğuna geri döndü... :D kız artık zevk mi aldı bilemiyorum, bir iki laf daha attı elemana sohbeti devam ettirmek için ama nafile, eleman artık konuşur mu.. hıhı, evet diye geçiştirdi kızın söylediklerini...

sonuç: İzmir otogarda otobüsten inen kızın camdan elemanın annesine el sallaması, elemanın kızın suratına bile bakmaması ve içinden 15 dkdır yarıla yarıla gülen ben.. :) iyi ki varsın Metro Turizm!!



Silvan Hatırası

2009 yılı Nisan ayı.. kısa dönem askerlik, acemi birliğinde, Diyarbakır Silvan'dayım..

her öğlen içtiması sonrası, diğer takımdan bir arkadaş, komutan gözetiminde tüm kısa dönem birliğine yemek duası yaptırıyor. O söylüyor biz de tekrarlıyoruz. Ardından da sırayla yemekhaneye...

Bu diğer takımdaki yemek duası yapan arkadaşı da bizim takım olarak bir türlü sevemedik, ısınamadık. Belki iyi çocuktu bilemiyorum ama dışarıdan kendini beğenmiş bir görüntüsü vardı.. Bir öğlen içtimasında, bizim takımdan sesi gür sevdiğimiz bir arkadaşa gaz veriyoruz:

Biz: "Abi sen yaptır bugun yemek duasını yaa, hadi bak!"
x:  "Ya bırakın olm boşverin"
Biz:  "Ya hadi bak diğer eleman yaptırmasın yemek duasını, sen süper yaptırırsın, aslansın kaplansın"
x:  "dfdsldslk olm boşverin yaa"
Komutan: "Evet, yemek duası için biri öne çıksın"
Biz: "Komutanım! komutanım! bizim arkadaş yaptıracak! hadi abi görelim seni.."
x:  "Rahat.. hazırol..  Tanrı'mıza hamd-ol-sun"  (Burada sesi bi ciyakladı niyeyse artık)
Biz: "Tanrı'mıza hamdolsun!!!" (sesi niye ciyakladı yaa, üff çok kötü oldu bee,, kıss kısss kısss..) (hafif sırıtmalar...)
x: "Millietimiz varol... muha muhaa... öhö öhöö!"
Biz:  "Millietimiz varolsun!!!" (abi naptın?? aha şimdi sıçtı!!)
Komutan: "Niye gülüyosun evladım? Gülecek ne var?"
x: "ııı, bişey yok komutanım.. ıı..."
Komutan: "Cık, olmadı.. Sürün!"
x:  "Emredersiniz komutanım!"
Biz: "............."  (derin sessizlik...)

sonuç: betonda sürünmeye başlayan ama bir yandan da komutana göstermeden hala kendi haline ve olanlara sırıtan, dudaklarını ısıran, gülmemeye çalışan bir asker..... yemeğe giderken bi yandan gülme krizini zaptetmeye çalışan, bir yandan da "biz ne yaptık?!" pişmanlığını hisseden biz!!

- Afiyet olsun asker!
- Solll!!!!


Game Night

Oyun gecelerini her zaman sevmişimdir. Kalabalık bir grupla dışarıda bar-disko havasında takılmanın güzelliği tartışılmaz da olsa, arada sırada ev ortamında toplanıp monopoly, tabu ya da poker oynamanın da ayrı bir keyfi oluyor.
hele Erman'la oynuyorsanız daha da bir keyifli oluyor.. :)

Oyun gecesi, bizim evdeyiz, monopoly oynuyoruz..
Bir şehir satılığa çıkıyor, açık artırma, çalar saat ortada ve zaman geri sayıyor..
herkes başlıyor teklifi artırmaya.. 1000, 1500, 2000, 2200, 2400...

artık saat çaldı çalacak, ve çalmadan önceki son fiyatı veren açık artırmadaki şehri alır.. son artırmalar... saat işliyor.. heyecan artmış, herkes konsantre.... fiyat artıkça çekilenler var, hala fiyatı artırmaya devam edenler de...


ve son anlar...

Erman:   3000!
Ben:       3200!
click... clack... clickkk... clackkkk.... (saat işliyor..)
Erman:   3300!!
Ben:       3500!!
clickkkkk... clackkk.....
Erman:   3700!!!
ve yine Erman heyecanla:   4000!!!!!!!!!!!!

çilinggg!!! saat çalıyor... artırma bitti... son 2 teklif Ermandan!! :)

Ben:  puha, kendi kendine artırdı salak!! puhaaa, ppuhaaaaaa!!!!
Topluluk: 2 dk kesintisiz kopma sesleri... (muhaa puhaaaa muhaa)....

Ve zafer Ermanın! Tebrikler Bro! :)

Not: (Ermanı çok severim, bu salak dediğim, kanka anlamında.. naif düşünün yanii ;)  )

Best Mall in Ankara

Bir alışveriş merkezini güzel yapan en önemli şey nedir? Nasıl? İçinde dolaşan kızlar mı? eveet Barney... ama onu ayrıca konuşuruz biz kendi aramızda, öhö öhö.. hmm.. neyse..

eveeet, bir alışveriş merkezini güzel yapan en önemli şey nedir?................. Tabii ki içinde dolaşan kızlar, sağol Barney!! :)

Pekiiiii, bir alışveriş merkezini güzel yapan ikinci önemli şey nedir? Gözleri yormayan, ama tezat bir şekilde de bir o kadar da göz alıcı ve insana zenginmiş gibi hissettiren ışıklandırmalar? Hava karardıktan sonra Panoranın lobisindeki haritanın üstündeyken 360derece etrafınıza baktınız mı hiç? Sarı ve beyaz ışıkları geniş ve yüksek koridorlarda o kadar muntazam kullanmışlar ki, iyi ki buraya gece gelmişim diye düşündürtüyor insana.

Armada... burasının da dış mavi görüntüsünü seviyorum. Hele şehir dışından, İzmirden falan yeni gelmişsem, aştiye yanaşmak üzereyken, bana "Ankara'ya geldin ama aslında iyi birşey yapmış bile olabilirsin dostum" diyen yegane manzaradır Armadanın gece görüntüsü. Buradaki iç ışıklar da mavi temalı olması serinlik ve sakinlik hissettiriyor bana. Panoradaki lüks ve birinci sınıf hissi burda yok bence. Yani genel olarak Panorada Armadaya göre daha çok para harcamam buna bağlanabilir sanırsam.. Armadadakiler duyuyor musunuz? Change your ligths dude!

Forum Ankara.. çok uzak... çoooook uzak.. hayır aslında şu yanları, yok yok vazgeçtim... çooook çook uzak!

Cepa.. yaaani.. normal standard Cepa işte... önündeki buz pateni pisti ve 2.sınıf lunaparka rağmen bile söyleyebileceğim şey; yaaaani... :/

Kentpark.. bak bu güzel oldu. Şimdi diyeceksiniz e Cepa?? aynı?? ona neden "yaaaani", de bu güzel? sizce? ..... nasıl??.. ışıklar mıı?? Hehe evet canım ışıkları cepadan güsel ama bunun dış cephesi daha güsel.. eskişehir yolundan gece bilkente ya da ümitköye vs giderken kafanızı çevirip bakıyorsunuzdur bu 2 AVMye.. ve ben genelde ilk hep Kentparka bakıyorum, o baktırıyor yani, bnm bi suçum yok...

Ankamall tavanı basık, Antares gündüz saatlerinde ferah ama biraz küçük mü olmuş ne? Karum, kimse mi gelmez bi AVMye, hep boş hep boş... As a result my friends!.. Benim listem;

1.Panora
2.Armada
3.Kentpark
4.Antares
5.Cepa
6.Ankamall
7.Karum
8.Forum Ankara (aslında çooook uzak, ama iyi ki IKEA açıldı da, biraz daha yakınmış gibi gelmeye başladı..)

3.08.2011

Hi Guys!! What Up?

Az önce "Barney Stinson Blog"da dolanıyordum ki, bu arada süper şeyler yazmış yine, bir özendim bir özendim, ve ben de bir blog yazarı olmaya karar verdim. Peki ne yazmalıyım acaba? Barney gibi kızlar hakkında mı yazsam dedim, sonra biraz tehlikeli olur gibi geldi, şimdilik vazcaydım :P Sonra dedim Orta Çağ ile ilgili birşeyler mi yazayım? Ya da Spielberg tarzı ilginç rüyalarım? Evet evet, bunlar olabilir sanki. Aslında ben askere gitmeden önceki Gökhan daha çok ilgiliydi sanki bu konularla; opera, şövalyeler, klasik müzik, daha bir çok şey... askerde köreldi mi acaba eski ilginç(!) karakter özelliklerim? yoksa yaşlanıyor muyum ne?

Bir de eski Gökhan'ı özledim galiba? buz patenine bile gitmiştim meraktan, gerçi o günden beri hala dengemi tam bulamıyorum ama olsun... Bu blogda yazdıklarımın yeniden eski Gökhan olmama yardımı dokunur, dokunsun yani güzel olur bence..

Yazmaya başlıyorum, görelim bakalım kaç hit alıcaz? :P